Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Kurban Bayramı günü, Allâhü Teâlâ indinde, günlerin en büyüklerindendir.”
“Kurban kesiniz ve ona iyi muâmele ediniz. Muhakkak bir kimse kurbanını alır, onu kıbleye çevirip keserse, kıyamet gününde o kurbanın kanı ve tüyü, onu koruyan iki kale olur. Muhakkak kurbanın kanı, Hz. Allâh’ın muhafazasında toprağa düşer. (Kurban keserek) azıcık bir infâk (yani Allah rızası için harcama) sebebiyle çok mükâfata nâil olursunuz.”
“Kim, Kurban Bayramı gününde kesmek için kurbanına yaklaşırsa, Allâhü Teâlâ’nın rahmeti de cennette ona yaklaşır. Kurbanını kestiği zaman, kanından akan ilk damla ile birlikte Hz. Allah, onu mağfiret eder. Allâhü Teâlâ, o kurbanı kıyamet gününde (kabirden) mahşere kadar onun için binek kılar, (kurbanın) derisi ve her kılı adedince ona sevap ihsân eder.”
Gücü yeten kimsenin, Allâh’ın rızasına ve şefaate nâil olmak niyetiyle Peygamberimiz (s.a.v.) Hazretleri için bir kurban kesmesi menduptur.
Aliyyü’l-Murtezâ (k.v.) biri kendisi için, biri Resûl-i Ekrem Efendimiz için olmak üzere iki koç kurban eder ve ‘Resûlullah (s.a.v.), zât-ı şerîfleri için kurban kesmeyi bana vasiyet buyurdular.’ derdi.